İngiltere’ye ilk gelişim ve hatta Türkiye dışında uzun süreli olarak ilk yaşama deneyimim 2006 yılında lisansüstü eğitim için Bournemouth’a gelmemle başladı. Aslında hiç de küçük olmayan bir yaşta, yani 26 yaşında geldiğim halde, ilk gece tanımadığım bir eve yerleşirken korktuğumu ve yalnız hissettiğimi, o geceyi bir miktar zor geçirdiğimi hatırlıyorum. Sonraki birkaç hafta da aynı duygular devam ederken, ev sahibim bana müthiş bir öneride bulundu. Friends dizisinin tüm sezonlarının DVD’sini izlememi önerdi (evet, o zamanlar dijital kanal diye bir şey yoktu ve DVD vardı). Onun aslında dil gelişimim için olan önerisi, bana yalnızlığımı unutturan ve hatta yıllar boyunca her canım sıkıldığında terapi amaçlı dönüp dönüp tekrar izlediğim bir aktiviteye dönüştü.
Tabii ki İngiltere’de kısa süre sonra arkadaş edindim ve tüm zamanımı Friends izleyerek geçirmedim, ama ilk dönemin depresif ruh halinde bana ilaç gibi geldiğini söyleyebilirim. İkinci kez kalıcı olarak İngiltere’ye gelişimde artık yalnız değildim; ailem vardı ve yuvamı buraya kurmak üzere gelmiştim. Hala canım sıkıldıkça ve gerçek hayattan kaçmaya çalıştıkça Friends izliyorum açıkçası, ama bu kez problemleri çözmek ve aile adına hareket etmek gerektiğinden saatlerce kendini bir dizide avutmak ve ortadan kaybolmak mümkün değil.
İngiltere’de yaşadığım son 6 yılda, etrafımızda bulunan arkadaş çevrelerinde ve bize danışan ve beraber çalıştığımız tüm göçmen dostlarımızda aynı cümleleri defalarca duyduk: “Adapte olamıyorum, arkadaş bulamıyorum, dil bariyerini aşamıyorum, iş yerinde kültürlerine dahil olup ortak konuları paylaşamıyorum” ve buna benzer hem artık dönmek istemeyecek kadar kendi ülkesinin dışında yaşama isteği olan ama nasıl yaşayabileceğini kurgulamakta güçlük çeken cümleler.
Elbette herkes için geçerli bir formül yok ya da yazılı bir reçete. Benim için ilk geldiğimde sanal da olsa bir arkadaş grubunu saatlerce izlemek işe yararken, bir başkası için formül kitaplar ya da kurslar veya iş yerindeki sosyal kulüpler olabilir. Burada eğer destek olmak istediğimiz kişiyle odaklandığımız konu “Şimdi ne yapmalıyım?” ise sadece çok basit bir soru soruyoruz: “Hangi ülkede yaşıyor olursan ol, yapmayı en sevdiğin şeylerin listesini yazar mısın?” Sonra tek tek yeni bulunduğu ülkede bu listedeki hangi maddeleri neden yapamayacağını düşündüğüne odaklanıyoruz. Genelde en azından küçük bir adımla bile olsa başlayacakları ve mutluluk haritası çıkararak yolculuğumuza başladığımızı görüyoruz.
Sizin mutluluk haritanız nereden başlıyor?